Her iki cinste de sorumlulukların artması, çocuklarla ilgili sorunlar, yorgunluk gibi nedenlerle cinsel ilgilerinde hafif bir azalama olabilir. Buna karşın her ikisinin de cinsel deneyimleri çok artmıştır.
Çocukluk
Erişkindeki cinsel hazza benzeyen uyarılmalar ilk olarak 3-5 yaş dönemi sırasında görülür. Çocukların bu dönemde cinsellikle ilgili merakları artar. Çocuğun nasıl yapıldığını, kız ve erkek bedenleri arasındaki farkları merak ederler. Kendi aralarında cinsel oyunlar oynar, cinsel organlarını birbirlerine gösterirler, hatta cinsel ilişkiyi taklit eden oyunlar oynarlar. Her iki cinsten çocukta da çeşitli biçimlerde yapılan mastürbasyonlar ortaya çıkar. Bütün bunlar normal çocuk gelişiminin göstergeleridir ve anne-babaların telaşa kapılmalarını gerektirecek bir durum yoktur. Bu dönemdeki cinsel ilgi çoğunlukla aile içindeki bireylere yönelik oluğu için, çocuk aile içi cinsel yasağı kavradıkça, bu cinsel ilgi bastırılır ve cinsel ilgi 5-6 yaşından sonra , ergenliğe kadar önemli ölçüde azalır. Ancak cinsel uyarılmanın devam ettiği koşullarda cinsel ilgide azalma ortaya çıkmayabilir.
Ergenlik
Cinsellik hormonlarının kandaki seviyelerinin artmasıyla, çocukta bedensel değişikliklerle paralel olarak yeniden cinsel ilgilerde artış ortaya çıkar. Erkeklerde cinsel organ etrafında, koltuk altlarında ve yüzde kıllanma, seste kalınlaşma, cinsel organda büyüme başlar. Kızlarda ise göğüslerde ve kalçalarda büyüme , cinsel organ etrafına, koltuk altlarında kıllanma ile cinsel organın cinsel ilişki için gelişmesi ortaya çıkar.
Her iki cinsin de cinselliğe olan ilgisinde belirgin bir artış olmakla birlikte erkekler bunu daha rahat ifade eder ve akranlarıyla paylaşırken kızlarda kendilerine uygulanan kısıtlamalara paralel olarak çekinme, utanma ve rahatsızlık dolayısıyla cinsel ilgi ile “ayıp” arasında sıkışma durumları görülebilir. Kızlar bu çatışma dolayısıyla göğüslerinin büyümesinden rahatsızlık duyabilirler, bir çoğu kambur durarak, bol elbiseler giyerek göğüslerini saklamaya çalışır.
Cinsellikle ilgili bilgilenme cinsel hazzı hissetmelerini sağlayan kendi kendini uyarma, akranlarla yaşanan cinsel oyunlar gibi çeşitli deneyimlerden ve arkadaşlardan işitilen şeyler yanında çeşitli yayınlardan edinilir. Bu dönemde gençler müdahale edilmemeye ve mahremiyete ihtiyaç duyarlar. Gençlerin cinsellikle ilgilenmeleri engellenir, kısıtlanır özellikle kınanırsa ileride cinsel yaşamlarında çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir.
20’li yaşlar
Erkeklerde daha çok olmak üzere cinsel ilişki deneyimleri artmıştır. Her iki cinste de utanma, yasak, ayıp gibi engeller kısmen azalmış olsa da özellikle kadınlarda hala etkindir. Bu dönemde erkeklerde cinsel istek ve ilgi çok yüksektir. Buna karşın cinsel deneyimlerinin azlığı ve heyecanlarını kontrol edememeleri yaygın olarak erken boşalmalarına neden olur. Kadınlarda ise cinsel deneyimin azlığı ve cinselliği rahat yaşamama dolayısıyla uyarılma ve orgazm zorlukları sık görülür. Ayrıca ülkemizde sık görülen bir cinsel işlev bozukluğu olan Vajinismus da evlenme yaşı 20 civarında olduğundan bu dönemde fark edilir. İkisi de 20’li yaşlarda olan çiftlerde erkek daha sık cinsel ilişki isteği içinde çabuk doyuma gitmeye eğilimli iken kadının daha uzun ve doyurucu ilişkiye gereksinimi vardır. Erkek skor, kadın doyum peşindedir. Söylendiği gibi erken doyuma ulaşan erkeğe karşın daha uzun sevişme ihtiyacı içindeki kadın sorun yaşayabilir. Kadınlarda eşlerinin erken boşalmasına ve çabuk doyuma gitme eğilimleri dolayısıyla cinsel ilişkide yeterince uyarılamama ve orgazm olamamaya bağlı cinsel isteksizlik, uyarılma ve orgazm sorunları görülebilir.
30’lu yaşlar
Bu dönemde erkekler boşalmayı kontrol edebilmeyi daha iyi öğrenmişlerdir. Kadınlar ise artmış cinsel deneyimleri sayesinde kendi bedenlerini, nasıl haz alabileceklerini ve cinsellikte neyi isteyip istemediklerini daha iyi öğrenmişlerdir. Ancak cinsel iletişimleri zayıf olan, isteklerini ve rahatsız oldukları şeyleri paylaşmayan çiftlerde bu olumlu gelişmeler ortaya çıkmayabilir. Ayrıca cinsel yaşamlarını sınırlandıran, çeşitli arzularını, fantezilerini cinsel yaşamlarına dahil edemeyen çiftlerde doyum sağlamayan tekrarlayıcı cinsel ilişkiler cinsel hazzı azaltabilir ve isteksizlik yaratabilir. Birbirlerine sevgi duyan ve iyi iletişimleri olan çiftlerde, erkeklerin daha uzun sevişebilmeleri ve kadınların da cinselliğe daha rahat yaklaşmaları sayesinde çiftlerin daha doyumlu bir cinsel yaşamı olur. Bir çok kadın cinsel ilişki sırasında orgazm olmaya 20’li yaşların sonlarında veya 30’lu yaşların başlarında başlarlar.
Cinsel yaşamın daha doyumlu olduğu bu çağda doğum ve hamilelik cinsel yaşamda zorluklara neden olabilir. Aslında hamilelik ve doğum cinsel yaşamı fazlasıyla etkilemez ama çiftlerin zararlı olabileceğine ilişkin yersiz endişeleri kaçınmalara neden olduğu için cinsel yaşamlarını olumsuz etkileyebilmektedir. Hamile ve doğum yapmış kadınlar cinsel ilişki konusunda doktorlarıyla konuşarak neleri yapıp yapamayacakları konusunda bilgi alırlarsa daha rahat davranabilirler.
40’lı yaşlar
Her iki cinste de sorumlulukların artması, çocuklarla ilgili sorunlar, yorgunluk gibi nedenlerle cinsel ilgilerinde hafif bir azalama olabilir. Buna karşın her ikisinin de cinsel deneyimleri çok artmıştır. Erkekler eşlerine nasıl davranmaları gerektiği konusunda daha bilgi sahibidirler. İlk gençlik yıllarının aceleciliği ve hoyratlığı azalmış, daha özenli, daha yumuşak bir tutum benimsemişlerdir. Üstelik boşalmalarını kontrol edebilme konusunda daha da ustalaşmışlardır. Buna karşılık cinsellik konusunda sorun yaşayan ve bu döneme kadar mutlu ve doyumlu bir cinsel yaşam kuramayan çiftlerde cinselliğe ilgide azalma ve cinsel ilişkiden kaçınma ortaya çıkabilir. Özellikle sadece kendisini düşünerek sevişen kocaları olan kadınlarda cinsellikten uzaklaşma daha sık görülür. Eşlerinde isteksizlik ya da uyarılma ve orgazm güçlüğü olan erkeklerde de başarısızlık endişelerine bağlı olarak cinsel sorunlar görülebilir.
50’li yaşlar
Bu yaşlarda özellikle kalp damar hastalıklarının ortaya çıkmasına bağlı olarak her iki cinste de uyarılma sorunları görülebilmekte, hipertansiyon, diyabet gibi hastalıklar cinsel yaşamı olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrıca kadınlarda menapoza bağlı sorunlar görülebilmektedir. Kadınlarda menapoza bağlı östrojen seviyesinin düşmesi vajinada kuruluğa yol açar. Erkeklerde de testesteron seviyesinde azalma olur. Ancak gene de her iki cinste cinsel istek devam eder. Bu dönemde erkeklerde en çok sertleşme sorunları kadınlarda da istek ve uyarılma bozuklukları görülür. Menapoza bağlı olarak gelişen vajinal atrofi ve kuruluk disparoniye ( cinsel ilişki sırasında ağrı duyma) neden olabilir.
60’lı yaşlar
Cinsel yanıtta azalmalar başlar. Cinsel istek sıklığı azalır, uyarılma için daha çok zamana ve uyarıya ihtiyaç duyulur. Kadınlarda orgazm sıklığı azalır. Ancak önemli bir sağlık problemi olmayan ve düzenli cinsel yaşamları olan kişilerde ciddi bir cinsel problem ortaya çıkmaz. 60’lı yaşlardan sonra cinsel ilgi ve ilişkiden kaçınmalar daha çok belli bir yaştan sonra cinsel aktivitelerin hoş karşılanmamasına bağlıdır.
Bireyin yaşlanmaya tepkisi cinsel yaşamının nasıl olacağının ana belirleyicilerinden biridir. Örneğin menapozu takiben utanma hissettiği için seks isteğini kaybeden bir kadının esas nedeni ön sevişme sırasındaki ıslanmanın azlığı olabilir. Tıpkı orta yaşlı bir erkeğin sertleşme ve boşalma için daha fazla uyarıya gereksinim duymasından utanabileceği gibi.
Kilo alımı, sarkmış göğüsler gibi fiziksel değişikler, ilgi çekiciliğin kaybı veya bireyin cazibesini yitirdiği ile ilgili düşüncelere neden olarak sekse ilgiyi azaltabilir.
Öte yandan eklem hastalıkları, kalp damar hastalıkları, kanser ve diger ciddi hastalıklar cinsel işlevleri bozabilir. Hastalık görülmesinin sıklığında artış cinsel fonksiyonları etkileyecek ilaç kullanımını artırabilir. Ayrıca depresyon, anksiyete ve demans gibi psikiyatrik bozukluklar daha sık görülebilir ve bunları tedavide kullanılan ilaçlar cinsel işlevi bozabilir. Bütün bunlar yanında “Seks genç ve çekici insanların ayrıcalığıdır”, “Üreme durduğunda seks de durmalıdır”, “Orta yaştan sonra cinsel performans genellikle durur, durmasa da anormaldir”, “ Dede veya nine olduktan sonra seks çok ayıptır”, “70’inden sonra azanı teneşir paklar.” Gibi yanlış inanışlar da ileri yaşlarda insanları cesaretsizleştirmekte veya bazı yaş dönümlerinde ortaya çıkabilen yaşlılık korkuları cinsel yaşamı etkileyebilmektedir.
Oysa , 70’li yaşlarda erkeklerin yarısı hala cinsel olarak aktif ve isteklidir, kadınlarda ise bu oran daha düşük olmaktadır. Bu durum çeşitli biyolojik etkenler yanında biraz önce söz ettiğimiz kültürel etkenler dolayısıyla cinsel aktivitede bulunmayı ayıp saymaktan kaynaklanmaktadır.
Prof. Dr. Doğan Şahin
İstanbul Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı
p 1983 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. br - 1983-1986 yıllarında Antakya Sağlık Eğitim Merkezinde mecburi hizmet, br - 1986-1987 yıllarında İstanbul I. Ordu Karargâhında askerlik hizmetini yaptıktan sonra 1987-1988 yıllarında Kadıköy Sağlık Eğitim Merkezi’nde mecburi hizmetini tamamladı. 4 yıl mecburi hizmet ve 16 ay askerlikten sonra Taksim Eğitim Hastanesinde Nöroloji ihtisasına başladı. 1988-1989 yıllarında sürdürdüğü nöroloji uzmanlık eğitimini yarıda bırakarak 1989 yılında İstanbul Tıp Fakültesinde başladığı psikiyatri uzmanlık eğitimini 1994 yılında tamamladı. br - 1994-1995 yıllarında İstanbul Tıp Fakültesinde uzman olarak çalıştıktan sonra istifa ederek İmago Terapi Merkezinde çalıştı. 1997 yılında tekrar İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalında çalışmaya başladı. br - 1997 yılından beri İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Sosyal Psikiyatri Servisi’nde ve ek olarak 2007 den beri Cinsel Yaşam, Sorunları ve Tedavileri Programında öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. - p p 1999-2000 yıllarında New York Üniversitesi “Uluslararası Travma Çalışmaları Programında” misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. - p p 2000 yılında Doçent, 2008 yılında Profesör olmuştur. - p p Uzmanlık eğitiminden başlayarak, özellikle kişilik, kişilik bozuklukları, psikanalitik terapiler ve cinsel sorunlar ile başta işkence olmak üzere travma üzerinde çalışmış, ayrıca bu sorunların sosyal yönleri ve toplum psikiyatrisi ile ilgilenmiştir. br - Cinsel işlev bozuklukları alanındaki uzman kişilerin sayısını artırabilmek amacıyla 1997 yılında Cinsel İşlev ve Bozuklukları Eğitim Sempozyumu-I’in ve 1998 yılında yapılan Cinsel İşlev ve Bozuklukları Eğitim Sempozyumu-II’nin organizasyonunda sempozyum sekreteri ve eğitici olarak görev almıştır. Cinsel işlev bozuklukları ile ilgili eğitim vermek üzere çok sayıda ilde konferanslar veren Şahin, 11 arkadaşı ile birlikte 1998 yılında Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneğini (CETAD) kurdu. Kurulduğundan beri cinsel terapi eğitimi veren dernekte eğitici ve süprevizör olarak çalışmakta ve halen Derneğin Genel Sekreterliğini yürütmektedir. br - 1994 yılından beri aynı zamanda kişilik bozuklukları alanında, tedavi, araştırma ve eğitim etkinleri sürdürmekte halen çeşitli hastane ve kurumlarda çalışan psikiyatr ve psikologlara yönelik 4 yılı aşkın bir zamandır dinamik terapiler ve kişilik bozuklukları alanında eğitim vermektedir. br - 2008 yılında kurduğu Psiko-politik Çalışma Grubu’nda sosyal psikiyatri ve sosyal, politik gelişmelerin psikolojik yönlerinin araştırılmasına yönelik çalışmalar yürütmektedir. - p p Kurumsal Görevler br - Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı ve Psikiyatride İnsan Hakları ve Etik Bilimsel Çalışma Birimi Koordinatörü br - Türk Nöropsikiyatri Derneği II. Başkanı ve Etik Kurul Üyesi br - Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Genel Sekreteri br - - p