|
|
ALT BAŞLIKLAR
Listelenen içerikleri, belli bir alt başlıkta/alt branşta filtrelemek için, aşağıdaki listeden seçim yapabilirsiniz.
+ Tüm Alt Başlıklar ![]() ![]() |
![]() MAKALELER: Yüzyılın Hastalığı Diyabet İçerik Eklenme Tarihi: 8/11/2009
![]() ![]() Diyabetin önemi ve günümüzde bu kadar yaygınlaşmasının sebebi nedir? Diyabet, dünyanın en yaygın kronik,yani yaşam boyu süren hastalıklarından biridir.Dünya Sağlık Orgütü’nün bu konuyla ilgili olarak verdiği son sayılara göre 2000 yılında dünyada 171 milyon diyabet hastası vardır ve 2030 yılında bu rakamın 366 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.Dünya Sağlık Orgütü ile birlikte Türkiye çapında yapılmış olan bir çalışmanın sonuçları 2000 yılı nüfusuna yansıtıldığında,Türkiye’de 3,2 milyon diyabetli hasta olduğunu düşündürmektedir.Her üç hastadan biri ise hastalığının farkında değildir,henüz tespit edilmemiştir.Yaklaşık 2,8 milyon kişi ise,diyabet gelişme riski normale göre yüksek olan,halk arasındaki tabiriyle gizli şeker hastasıdır. Sonuç olarak, diyabet, ülkemizde yaklaşık %7’lik bir grubu çok yakından ilgilendiren bir hastalıktır. Diyabetin bir diğer önemi hayatın her yaşında ortaya çıkabilmesi ve ortaya çıktıktan sonra ömür boyu sürüyor olmasıdır. Erkenden tanısı konup iyi tedavi edildiği zaman kişinin yaşamını etkileyecek hiçbir organ hasarı yaratmayan; ama kötü tedavi edildiği zaman ciddi organ hasarlarına yol açan bir hastalıktır. Uzun dönem organ hasarları arasında en sık rastlanılanlar böbrek, göz, özellikle ayaklarda duyu kaybı ile kendini gösteren sinir sistemi hasarlarıdır. Diyalize giren yaklaşık üç hastadan biri diyabetlidir.Diyabet gelişmiş ülkelerde dahi önde gelen körlük nedenlerinden biridir. Diyabet kendini nasıl belli eder? Gizli şeker nedir? Diyabet sık idrara çıkma, sık su içme gibi bilinen genel bulguları oluşturmadan yaklaşık 15 yıl önce başlar. Bu dönem buz dağının altında kalan kısmı gibi düşünülebilir. Hastada şikayetler olmadığı halde, organ hasarlarının olduğu bu döneme gizli şeker diyoruz.Gizli şekerin bulguları klinik diyabetten farklıdır ve onun da kendine has bulguları vardır. Gizli şeker tanısı koyabilmenin tek yolu, bir hastaya şeker yükleme testi (oral glukoz tolerans test ) yapmaktır. Bazı kişilerde şöyle bir şüphe var: Şeker verince, gizli şeker açık şeker haline dönüşür mü? Bu yanlış bir kanıdır. Bu test esnasında verilen glukoz miktarı, bir porsiyon baklavanın içindeki glukozdan daha azdır. Glukoz yükleme testi, aslında bir öğün modelidir. Yaklaşık sekiz saat, açlık sonrası suda çözünmüş 75 g glukoz hastaya içirilir ve dört saat boyunca izlenir; bir başka deyişle kişi sabah sekizde içinde 75 g karbonhidrat olan bir yemek yediğinde, saat 12’ye kadar kan şekerinde ne gibi değişiklikler olduğu izleniyor. Bu testteki amaç, kan şeker değerleri diyabet tanısı konacak kadar olmasa da normal kabul edilen sınırlardan yüksek seyreden, dolayısıyla ne normal ne de diyabetli diye adlandırılabilen aralıktaki kişileri saptamaktadır. Bu, hastanın metabolizması açısından son derece faydalı bilgiler vermektedir. Fazla şeker tüketimi diyabet olma riskini artırır mı? Diyabet, toplumda şeker hastalığı olarak biliniyor; bu yanıltıcı tanımlamadır. Diyabet, pankreas organından salgılanan insülin hormonunun vücutta ya hiç bulunmaması, ya da bulunmasına rağmen hücre düzeyinde kullanılamamasına bağlı bir hastalıktır. İnsülin, vücudun başlıca enerji kaynağı olan glukozun, yani basit şekerin hücreler tarafından kullanılmasını sağlar. Kişinin insülin hormonu miktar ve hücre düzeyinde etkinlik açılarından yeterli noktadaysa, istediği kadar tatlı yesin, diyabet gelişmez. Gizli şekerin bulguları nelerdir? Gizli dönemde diyabet, hipoglisemi adını verdiğimiz şeker düşme atakları ile olur. Bu niye olur? İnsülin hormonu salımında bir bozukluk vardır ve buna bağlı olarak öğün aralığı kısalır. Normal bir öğün aralığı 4,5 - 5 saat iken, 2,5 – 3 saate kadar iner. O açıdan sık acıkma atakları olur. Hızlı yemek yeme, açlık halinde sinirlilik, soğuk terleme, fenalık hissi, tatlı krizi, zaman zaman ağır yemek yiyince uyku ve yorgunluk hali, bazen uykudan uyanıp mutfakta bir şeyler yeme, vb. Bunlar aslında gizli şekerin bulgularıdır. Daha sonraki dönemde buna bağlı olarak hasta şişmanlamaya başlar. Bununla beraber kan yağları yükselir, tansiyonda yükselme olur ve metabolik sendrom veya preklinik diyabet adını verdiğimiz bir süreç ortaya çıkar. Bu süreçten birkaç yıl sonrası ise klasik çok su içme, sık idrara çıkma gibi bulguların ortaya çıktığı dönemdir. Diyabet genetik bir hastalık mıdır? Diyabet saf bir genetik hastalık değildir. Ama özelliği şudur: Tek yumurta ikinizlerinden bir tanesinde diyabet varsa, diğerinde de ortaya çıkma oranı %50’dir. Yani bunun anlamı şudur: Diyabet tek başına genetik bir bozukluk veya eksiklikle ortaya çıkmaz. Mutlaka işin içine çevresel faktörlerin girmesi gerekir. Kilo alma aynı zamanda insülin direncini artıran bir olay olduğu için şişmanlık, stres ve hareketsiz bir yaşamı hızlandırıcı faktörler olarak söyleyebiliriz. Yalnızca strese bağlı olarak oluşan diyabet var mıdır? Stres diyabeti diye bir kavram yok; ama diyabetli bir kişide stres, kan şekerini artıran bir durumdur. Gizli şeker döneminde stres, diyabetin suyun yüzeyine çıkmasını sağlayan bir unsur olabilmektedir. Şişmanlık diyabet için risk yaratır mı? Her kilolu insan diyabet açısından risk taşır. Obeziteye ilişkin çok özel, genetik % 1 görülen hastalıkların dışında, dikkat edilirse bütün toplumlarda şişmanlık oranının artışı ile diyabet artış oranı birbiri ile doğrusal orantılıdır. Bölgeler ve yöresel yemeklerle diyabetin ortaya çıkma oranı arasında bir ilişki var mıdır? Somut olarak bir örnek verilirse, Türkiye çapında diyabet sıklığının araştırıldığı çalışmada, diyabet oranının yüksek olduğu iller Gaziantep, Adana, Mersin, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa. Aynı zamanda buralarda şişmanlık ve kalp damar hastalıkları da yüksek oranda görülmektedir. Kan şekeri ölçümünde normal değerler nedir? Kişi, hangi değerlerden sonra risk taşır? Uluslararası kabul edilen kriterlere göre, açlık plazma şekeri 110’un üzerinde olan herkes diyabet açısından risklidir, 126 mg/dl ve üzerinde ise diyabetlidir. Tokluk plazma şekeri veya günün herhangi bir saatinde ölçülen şeker 140 mg/dl’ ın üzerinde ise o kişi diyabet açısından mutlaka risk taşır. Bu kişilere şeker yükleme testi (oral glukoz tolerans testi ) yapılarak gizli şeker olup olmadığı saptanmalıdır. Günün herhangi bir saatinde ölçülen plazma glukozu 200 mg/dl ve üzerinde ise kişi diyabetlidir. Kimler diyabet riski taşır veya diyabet açısından tetkik edilmelidir? 45 yaş ve üzerindeki herkes, özellikle fazla kilolu kişiler değerler normal çıksa dahi, mutlaka 5 yılda bir glukoz yükleme testi ile veya tokluk kan şekeri ile incelenmelidirler. 45 yaş altındaki kişilerden aşağıdaki ek risk faktörlerinden en az biri olanlar da diyabet açısından daha erken yaşta tetkik olmalıdırlar; fazla kilolu (obez) olanlar 1.dereceden akrabalarında diyabetli olması, kan yağların yükseklik, kan basıncı yüksekliği, 4 kg üzerinden doğum yapan anneler veya hamilelik (gestasyonel) diyabeti saptaması, vasküler hastalık hikayesi olması, insülin direnci ile ilgili bir klinik tablo olması (polikistik over gibi), tabii ki daha önce gizli şeker saptananlar veya açlık kan şekeri diyabetik sınırlarda olmasa da yüksek olanlar. Anahtar Kelimeler: hipoglisemi , gizli şeker , diyabet riski , kan şekeri , kan şekeri ölçümü , şişmanlık , stres , genetik , şeker tüketimi
EN ÇOK OKUNANLAR
+ Kilo Ve Şeker Hastalığı (136433)
![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
EN SON EKLENENLER
|
BRANŞ DOKTORU KİMDİR?
![]() Diyabet Ve Metabolizma Diyabet Ve Metabolizma... + Devamını okumak için tıklayınız |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|